Uyarı!

Bu blogda sinema, kitap ve müzik ile ilgili yazılar bulabileceğiniz gibi; deli saçması üretimlerimizle de karşılaşabilirsiniz.

Yazarlar

Sporcu Ahlakı

2008/02/27


Euroleague karşılaşması için Sırbistan'a geçen Efes Pilsen'de; Nicholas, Wright, Woods ve Hutson bu ülkeye gitmeyi reddetmişler.. Nedeni ise son olayların ardından Amerikan Hükümeti'nin, vatandaşlarını Sırbistan'a seyahat etmenin tehlikeli olduğu yönünde uyarmasıymış..

Coach Blatt ve Kenny Gregory de Amerika vatandaşı olmalarına rağmen takımlarını yalnız bırakmayarak Sırbistan'a hareket etmişler lakin üstte saydığımız dört "Paşa" bunu reddetmişler. Efes yönetiminden reaksiyon gecikmemiş; "Ne kadar önemli olursa olsunlar, bu dört oyuncu bir daha Efes forması giymeyeceklerdir." açıklaması gelmiş. Sırbistan Hükümeti'nin verdiği tüm güvencelere rağmen oyuncuların bu tutumu tam bir rezalet..

Maçın oynanabilmesi için takımların sahaya 10'ar oyuncu ile çıkma zorunluluğu var ve Efes sekiz oyuncuyla Sırbistan'da. Yöneticiler bu özel durumun ULEB tarafından anlayışla karşılanacağından emin gibiler. Dileyelim ki bu deprem, çok önemli Partizan maçı öncesi oyuncular üzerinde negatif bir etki yapmaz..

Bin Jip (3 - Iron)

2008/02/25


Güney Koreli yönetmen Kim-ki Duk'a biraz fazla yer verilmesini istediniz, peki.. En sevilen filmlerinden biriyle başlayalım, Boş Oda..


Filmin kaç yılında çekildiği, oyuncuları vs. gibi detaylara girmeden yazımıza başlayalım. Bin Jip, Kim-ki Duk'un en iyi filmi çoğu kişiye göre. Peki böyle hissetmelerinin sebebi ne, nedir bu filmi bu kadar özel yapan, hiç diyalog içermeyen bir film nasıl güzel olabilir?


Sevdiceği ölen bir kızın başka eller tutamaması aslında filmin teması, bu kadar basit degil tabii ki. Filmin her karesinden akan yalnızlık izleyiciyi içine çekiyor. Şiddet temasının içinde bile o kadar derin bir sessizlik var ki hissedebilen için, sadece Natacha Atlas'ın Gafsa'sı adını koyabiliyor. Bir şekilde edinin bu filmi, pişman olmayacağınız garantidir..

Fidel Castro

2008/02/20


Kimine göre diktatör, kimine göre "Komünizmin rehabilite edilmiş modeli"nin uygulayıcısı.

Kardeşi Raul Castro ve Ernesto "Che" Guevara'nın da bulunduğu arkadaşları ile Maestra Dağları'nın odağında çarpıştıkları Batista'nın kuvvetlerini yeneli 50 yıl geçti.. Hatırladıklarımız bugünlerin temellerinin atılması ve Batista'nın Dominik Cumhuriyeti'ne kaçması..

1959'un ilk günlerinde girdikleri Havana'dan şu tarihe kadar çıkmadılar ve çıkacak gibi de görünmüyorlar. Hızla kamulaştırılan yabancı şirketler ve halka tahsis edilen pek çok çiftlik, onun halkın kahramanı olmasını sağladı. Şöyle ki, yaptığı hamlelerden rahatsızlık duyan Küba Sosyalist Halk Partisi'nin tepkisi üzerine istifa etmiş fakat halkın yüksek sesiyle tekrar başbakan olmuştur. 1960lı yılların ortasında başlattığı okuma-yazma seferberliği ile okuryazarlık oranını %90 gibi, o günler için ciddi bir noktaya çıkarmasının yanı sıra, sağlık hizmetlerini de gözden geçirerek geniş çaplı bir yenilemeye imza attı. Sayısız suikast girişiminden kurtulan Castro halen bir halk kahramanı..

Fidel Alejandro Castro Ruz, 1959 yılından beri yürütmekte olduğu Küba Devlet Başkanlığı görevini 19 Şubat 2008 itibariyle bıraktı, onunla birlikte Güney Amerika da büyük -belki de kalan yegane- liderini kaybetti. Bu kararı bazı ülkelerde olumlu tepki yarattı tabii ki. Amerika da demokratik bir yol seçilmesi halinde ülkesinin elinden gelen tüm yardımı yapacağını açıkladı. Yarattıkları demokrasi götürmek kavramı Güney Amerika'da pek popüler olmasa gerek..

Kardeşi Raul Castro, ülkenin aynı yolda ilerleyeceğini ve emperyalist devletlerin ağızlarının sulanmamasını söylemişti geçtiğimiz günlerde. Güney Amerika kale olarak durabilir mi bunu da zaman gösterecek..

The Crucible

2008/02/19


Cadı Kazanı, orijinal adiyla The Crucible, Arthur Miller'ın 1940 yılında yazdığı aynı isimli romanın sinema uyarlaması.. 1996 yapımı filmin yönetmenlik koltuğunda Nicholas Hytner'i görüyoruz, oyuncu kadrosunda ise Daniel-Day Lewis, Winona Ryder ve Paul Scofield gibi isimler var..


Filmde 17. yüzyılın sonlarına doğru Salem kasabasında yaşanan cadı avının amacından ne kadar saptığı ve insani değerlere nasıl saldırıldığı odağında bir yaşam hikayesi anlatılıyor.. Bir grup gencin, hayatın ciddiyetinden uzaklık ve yalnız kalma korkusunun gölgesinde diğer hayatlara nasıl etki ettikleri, izleyicinin üzerindeki gerilimi her dakika artırıyor, geçmiş yüzyıllardaki dogmanın ulaştığı noktayı gözler önüne seriyor..


Bir dönem tiyatrolarda da sergilenmiş bu eser evin en güzel köşesindeki yerini hak ediyor..

Kim Ki-Duk

2008/02/10


1960 yılında doğan bir Güney Kore vatandaşından bahsetmemiz için çok fazla istek aldık, peki kimdi bu kişi, Kim Ki-Duk?


1990 yılında sanat eğitimi almak amacıyla, sadece bir uçak bileti parasıyla Fransa'ya gelen ve geçimini resim satarak sağlayan bir isimden bahsedeceğiz.


Yönetmen, senarist, yapımcı.. Kim Ki-Duk adını Uzak Doğu sinemasını takip edenler çok iyi biliyorlardı fakat 2004 yılında çektiği iki film ile ilgili-ilgisiz epey kişinin dikkatini çekti. Bu fimler Samaritan Girl ve Bin Jip, ülkemizde de Fedakar Kız ve Boş Oda etiketleri ile gösterime girmişti. Samaritan Girl ile 2004 yılında Berlin Uluslararası Film Festivali'nde, Bin Jip ile de Venedik Film Festivali'nde "En iyi yönetmen" ödülünü aldı. Filmlerinde sürekli çelişkiyi kovaladı; iyiyle kötü, melekle şeytan, geçmiş ve gelecek.. Sürekli arayış içinde olduğunu sezinledik, ta ki Shi Gan (Time) filmine dek. Yönetmen artık "olmuş" durumda. Bundan sonra yapacağı işler artık altın kıvamında olacaktır kuşkusuz. Takipteyiz, Kim Ki-Duk'u bu blogdan takip etmeye devam edeceğiz. Çektiği filmleri yıllara ayıralım, ilgilenenler biraz daha sevinsin..


2006: Time

2005: Bow

2004: Bin Jip ve Samaritan Girl

2003: Spring, Summer, Autumn, Winter... and Spring

2002: The Coast Guard

2001: Bad Guy, Adress Unknown

2000: The Isle ve Real Fiction

1998: Birdcage Inn

1996: Wild Animals ve Crocodile

Smoke

2008/02/06


Auggie Wren(Harvey Keitel), Brooklyn'de bir puro dükkanı işletmektedir. Puro dükkanın müdavimlerinin hikayelerini nakleden Smoke adındaki bu ilginç film, emin olun ki dikkatinizi oldukça çekecektir. Mekan seçimleri ve oyunculuk kalitesi ile kaçırılmaması gereken bir film.

Wayne Wang yönetmenliğindeki bir Paul Auster senaryosu olan Smoke, bu akşam 22.00'de Cnbc-e ekranlarında. Harvey Keitel'ın oyunculuğuna dikkat..

25. Saat


Monty Brogan 24 saat sonra, 7 yıl hapis yatmak üzere hapishanenin yolunu tutacaktır. Belli ki yaptığı kirli işler birileri tarafından ihbar edilmiştir. Çok fazla para ve güç kazanmasını sağlayan yaşamının bedeli ise arkadaşlarının ondan uzaklaşması olmuştur. Dışarıdaki son gününde eski dostlar biraraya gelir ve olaylar gelişir. Monty'nin 25. saatinde bir seçimi vardır, bu seçim şansını ona veren ise babasıdır.


Muhteşem bir kurgu ve etkileyici diyalog secimi ile cok iyi bir iş çıkmış ortaya. Müzikler ve filmin sonu hakkında söylenebilecek çok az söz var. Bu arada Monty'nin kız arkadaşı rolünde de Men in Black 2'den hatırlayacağımız Rosario Dawson var. Kuşkusuz ki film, afişindeki isimlerden çok daha fazlasına sahip. Yönetmen koltuğunda üstad Spike Lee, başrolde ise Edward Norton olunca ortaya kötü bir film çıkması beklenemezdi zaten..